Sporsuz bir millet gerilemeye mahkumdur. ATATÜRK

Türk karatesi



       

TÜRKİYE'DE KARATE

Türkiye'de ferdi olarak karatenin tarihi 1963 yılına kadar gider. Bu tarihte sensei Namık Ekin karate öğrenmeye başlamıştır. Düzenli ve gerçek anlamda karate öğrenen ilk Türk usta odur. 1973 yılında, Belçika'da yapılan karate musabakalarına katıldı. Katada şampiyon olarak uluslararası alanda madalya ve şampiyonluk kazanan ilk Türk karatecisi olmayıda başardı.



Sensei NAMIK EKIN

Namık Ekin sensei aynı zamanda Türkiye'nin en üst düzey judo ustasıdır. Üst üste üç yıl şampiyon olarak judo'da altın kemer kazanan ilk musabıktır. Yurtdışında birçok musabakalara katılarak şampiyonluklar ve kupalar kazanmiştır.
Namık Ekin bundan başka halter, jimnastik, yüzme, sualtı sporları gibi çeşitli dallarda da ciddi çalışmalar yapmış ve bu branşlarda da birçok madalyalar kazanmıştır. Bu çok yönlü sporculuğu ile yalnız Türkiye'de değil, dünya çapında da çok ender rastlanan büyük bir spor adamıdır. Özellikle sualtı sporlarında birçok dünya rekorununda sahibidir.
Namık Ekin sensei büyük çaba ve fedakarlıkları nedeniyle baba olarak çağrilan tek karate ustasıdır.



Shihan HAKKI KOSAR

İlk Türk karate dojosu (okulu) ise sensei Hakkı Koşar tarafından açıldı. Bu ilk adım aynı zamanda Türkiye'de karatenin okul düzeyinde başlangıç tarihi olmuştur.
Hakkı Koşar sensei spor hayatına judo ile başlamıştır. Bu branştaki başarılı spor hayatı ile adından bahsettirmiştir.
1968 yılında karate ile ilgilenmeye başlamıştır. Yurtdışında gördüğü kurslardan sonra, ilk dojosunu açmıştır.
Hakkı KOŞAR, Türkiye'de JKA nın shotokan stilini (Nakayama Ha) öğretmeye başlamış ve bu derneğin Türkiye temsilcisi olmuştur.
Daha sonraları Tüm Amatör Karate Organizasyonu adıyla Türkiye'nin ilk karate derneğini kurdu. TAKO, Türkiye'de sportif musabaka karatesinin gelişmesi ve yerleşmesi için çok önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Hakkı Koşar sensei, Türkiye'ye ilk defa Japon ustalarının kurs yönetmek üzere gelmelerini de sağlamıştır. Ayrıca kişisel ve Tako düzeyinde ekipler kurarak yurtdışında seminerlere ve çeşitli musabakalara katılmıştır.
JKA'nın uluslararası bir kuruluşu olarak gelişen IAKF (uluslararası amatör karate federasyonu) ye üye olarak bu kuruluşun faaliyetlerine katılmıştır. 1978 yılında ise bu federasyonun kurullarında görev almaya başlamiş ve asbaşkanlığa kadar yükselmiştir. Hakkı Koşar, uluslararası bir karate federasyonunda görev alan ilk Türk karate ustası olmuştur.
Federasyon kuruluşu için yapılan çalışmalara en büyük desteği vermiştir. Federasyon kuruluşundan sonrada sportif Türk karatesinin gelişmesine katkıya resmi görevler altında devam etmiştir. Birçok şampiyonlar ve karate hocaları yetiştirmiştir.
Hakkı Koşar sensei daha sonraları önce JKA ile yollarını ayırmış daha sonrada bu kuruluşun shotokan stilinden uzaklaşarak FUDOKAN karate ile devam etmiştir. Dünya Fudokan federasyonunun kurullarında görev almıştır. Yetiştirdiği takım 2005 dünya şampiyonasında ikinci olarak büyük bir başarı kazanmıştır.



Shihan FERHAT OZSERT ve Soke MAS OYAMA

FERHAT ÖZSERT sensei, Hakkı Koşar senseinin yanında karate çalışmaya başladı. Sert ve güçlü yapısına uygun olarak daha gerçekci bir dövüş metodu olan bir karate stili arayışına girdi. 1971 yılında dünya karate tarihinin en büyük ustalarından biri olan Sensei Masutatsu oyama ile temasa geçti. Bu ustanın daveti üzerine yurtdışında kurslara katılarak Kyokushinkai stilinde eğitim gördü. Bu stilin Türkiye şefi oldu ve Türkiye'de öğretmeye başladi. Böylece Türkiye'de vuruşlu karatenin kurucusu oldu.
Güç ve dayanıklılık gerektiren gösterilerle tanındı. 2 cm kalınlığında demirdöküm kalıbını kırarak büyük sükse yaptı. Bu aynı zamanda bir dünya rekoru idi.
Büyük cesareti ve geniş hoşgörüsüyle Türk karatecileri arasında sevilen bir usta oldu. Karatenin tanınıp yayılmasi için büyük fedekarlıklarda bulunan ustalarımızdan biridir.
Daha sonraları kyokushinkai stilinde ortaya çıkan bölünmede ashihara karate stilini tercih etti. Bu stilin Türkiye sorumlusu oldu. Böylece ikinci bir vuruşlu karate stilinin daha Türkiye'ye gelmesini sağladı.

Büyük usta 14.06.2015 tarihinde vefat etti.



Shihan AHMET DOGANER

 
Ahmet DOĞANER sensei; karateye Hakkı Koşar senseinin yanında başladı. Ileri yasina ragmen buyuk basari gosterdi. Daha sonra  Hakkı Koşar ile anlaşmazlığa düştü. Ahmet hoca karatenin tamamen bir spor branşı haline gelmesine ve savaşci yönünün gözardı edilmesine karşıydı. Bu nedenle Hakkı hocadan ayrılarak BUDOKAN karate merkezini kurdu.
Türkiye'de self defansa dayalı, mücadeleci karatenin kurucusudur. Karatenin asıl çıkış amacının kendini savunma olduğunu ve bu şekliylede çalışılması gerektiğini savunmuştur.
Türkiye'de ilk karate kitabını çıkaran usta Ahmet Doğaner sensei olmuştur. Daha sonra yayınladığı beş kitabla karatenin yurtçapında tanınmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Self defans ağırlıklı çalışma sistemi nedeniyle sinema yapımcılarınında ilgi odağı oldu. Birçok filmin dövüş sahnelerini düzenledi.
Basınla çok iyi ilişkiler kurarak, karatenin olabildiğince çok basında yer almasını temin etmiştir. Ayrıca birçok gösteriler düzenlemiş, karatenin doğru tanınabilmesi için büyük gayret sarfetmiştir.
Ahmet Doğaner sensei, Namık Ekin ve Ferhat Özsert senseilerle yakın işbirliği kurarak, Türkiye'de tek stil tekelinin kırılmasında büyük ve önemli bir katkı sağlamıştır.
Öğrencilerine daima destek olmuş ve kendi tercihlerini yapılandırmada onlariı serbest bırakmıştır. Öğrencilerinden Şenel İnce Türkiye'de wado-ryu karate stilini başlatırken, Salih Çam'da nanbudo stilini Türkiye'ye getirmiştir. Yine onun öğrencilerinden olan Kasım Demir ve İsmet Turna'da shotokan'ın farklı stil ve versiyonlarının ülkemize kazandırılmasını sağlamışlardır.



 






NANBUDO MATSU-RYU MÜCADELE SANATI Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol